2012 yılının Ağustos ayında Hindistan’da dünyanın en büyük elektrik kesintisi yaşandı. Ülkenin beş elektrik şebekesinin üçü birden aynı anda çökünce 700 milyon insan bu elektrik kesintisinden etkilendi. Bu feci kesinti, Hindistan’ın artan nüfusuna yetecek elektriği üretme kapasitesine dair ciddi sorulara yol açtı. 2003 Ağustos’unda ise ABD’de New York’tan Kanada’da Toronto’ya kadar pek çok kentte yaklaşık 50 milyon insan elektriğin tamamen kesilmesi nedeniyle mağdur olmuştu.

Karmaşık Bir Cevap…

2003 Ağustos’unda Kuzey Amerika’da yaşanan bu kesintinin arkasında birkaç olayın birleşimi vardı. Sıcak bir gündü, her yerde klimalar çalışıyordu ve elektriğe olan talep artmıştı. Sorunun kaynağı yalnızca bunlar olmamalıydı. Mühendisler de enerji arzını kontrol eden bilgisayar yazılımlarının kullanımında kimi hatalar yapmışlardı. Elektrik hatları kesilmeye, voltajlar kontrolsüzce düşüp yükselmeye başladı ve giderek daha fazla hat kesildi. Sistem çok geçmeden kontrolden çıktı. Kanada’dan Ontario, ABD’deyse New Yok ve altı farklı eyalet daha elektriksiz kaldı.

Enerji Arzında Bir Sorun Mu Var ?

Bu ilk kez yaşanan bir olay değildi. 2003’te İsveç, Danimarka, İtalya ve İngiltere dahil pek çok Avrupa ülkesi de büyük çaplı elektrik kesintileri yaşadı. Çin’de fabrikalar üretimlerini gece saatlerine ve hafta sonlarına kaydırdı. 2009 yılında da Çin’de benzer bir durum, geniş çaplı bir elektrik sıkıntısı yaşandığında meydana geldi.

*** ABD New York’ta sadece 3 dakikada 21 elektrik santrali durdu ve 50 milyon kişi elektriksiz kaldı.

*** 2004 yazında her yeri harabeye çeviren 4 büyük kasırga Florida’yı vurdu. Bu, Florida tarihinde en büyük zarara yol açan kasırga mevsimiydi. Doğal olarak en büyük elektrik kesintilerinden birisine sebep olmuştu.

Fırtına Uyarıların Dikkate Almak Gerekir

2004 Eylül’ünde Jeanne Kasırgası Florida sahilini vurdu. Bu coğrafyada kasırgalar yaygın olarak görülür fakat bu eyalette sadece bir yıl içinde tam dört kasırganın yaşanması bir ilkti. Jeanne, bu kasırgalardan dördüncüsüydü ve sadece 20 gün önce eyaleti vuran bir önceki kasırgadan çok daha kuvvetliydi. 2005 Ağustos’unda ise gelmiş geçmiş en ölümcül kasırgalardan biri olan ve 1836 kişinin hayatını kaybettiği Katrina kasırgası yaşandı. Kasırga, ABD’de New Orleans kenti ve civarını yerle bir edip 75 milyar dolarlık hasara yol açtı. 2012’de yaşanan Sandy Kasırgası ise New York kentine ve civar bölgelere büyük hasar verdi.

Tüm Bu Olaylar Bağlantılı Mı ?

Çok yoğun ve artan bir şekilde, özellikle de fosil yakıt kaynaklı enerji kullandığımızı biliyoruz. Yakın zamanda dünyada ihtiyaçlarımızı karşılayacak kadar enerji kaynağı kalmayabilir. Görünen o ki, enerji arzında bir krize doğru yaklaşıyoruz. Enerji kullanımımızla çevresel durum arasında bir bağlantı olduğunu da biliyoruz. Fosil yakıtlar kullanmanın zararlı atıklar ürettiğini de… Öyle ki küresel ısınma ve iklim değişikliği terimlerine artık aşina hale geldik. Birçoklarına göre köklü bir iklim değişikliği sürecinin, başka bir ifadeyle çevresel bir enerji krizinin eşiğindeyiz.

Nasıl Bir Enerji Krizi ?

Ne kadar fosil yakıt kaynağımız kaldığını bilmiyoruz. Gelecekte fosil yakıt temin etmenin ne kadar zor olacağını ya da tükendiklerinde yerlerini nasıl dolduracağımızı ve süregiden fosil yakıt kullanımımızın ne kadar zarara yol açabileceğini de bilmiyoruz.

Fakat bu krizlerden birini çözmenin bir diğerinin çözümünde kilit bir rol oynayabileceğini biliyoruz. Dünyadaki pek çok şey gibi sorunlar da – ve çözümleri de – çoğunlukla birbirleriyle bağlantılıdır.

Kimine Var, Kimine Yok

2004 yılında Birleşik Krallık’ta kurgusal bir enerji krizini ele alan bir televizyon programı yayınlandı. Programda, bazı olayların bir araya gelmesi ülkede büyük çaplı elektrik kesintilerine neden oluyordu. Ulaşım duruyor, üretim kesintiye uğruyor; hükümet, düşmenin eşiğine geliyordu. Program gerçekçi miydi yoksa sadece iyi bir kurgu muydu ? Uzmanlar bir türlü karara varamadılar! Çoğumuz uzman değiliz fakat hepimiz enerji kullanıyoruz, hepimiz bu işin içindeyiz.

*** Gelişmiş ülkelerde evleri ısıtmak ve aydınlatmak, araçları çalıştırmak ve sanayi üretimini sürdürmek için akıl almaz miktarlarda enerji harcanır.

İki Şehirde İki Gencin Hikayesi

Jan, Norveç => Jan, Norveç’in Oslo kentinde taş ve ahşaptan yapılmış büyük bir evde yaşamaktadır. On dört yaşındaki Jan, sabah yedide radyolu çalar saatinin sesiyle birlikte uyanır ve yatağından çıkar. Isısı klimayla ayarlanan yatak odası sıcaktır. Pencereden bakar, hava halen karanlıktır. fakat gece boyunca yağan karın her yeri beyaz bir örtü gibi kapladığını görebilmektedir. Kar yüzünden okula gidememe gibi bir ihtimali yoktur çünkü kar küreme araçları şafak sökmeden çok önce yolları açmış olur. Hem zaten ailesinin dörtçeker arabası kar sorununu bir çırpıda çözecektir. Jan ışığı açar, çabucak bir duş alıp giyinir, biraz mısır gevreği ve sıcak tostunu yemek üzere aşağıya iner. Yan odadaki televizyondan gelen seslerden yarım yamalak bir şeyler duyar. Mala adlı bir kızdan bahsedilmektedir.

Mala, Somali => Mala, Somali’nin başkenti Mogadişu’da oluklu sacdan yapılmış bir barakada yaşamaktadır. 13 yaşındaki Mala’yı sacların arasından sızan ışık ve açlık uyandırır. Evde önceki günden artırılan biraz pirinç dışında yiyecek pek birşey yoktur. Mala evin en büyük çocuğudur ve bu yüzden o pişirecektir pirinci. Annesi hastadır, babası ise uzaklara iş aramaya gitmiştir. Orta yerdeki isli, küçük sobayı yakmak için oduna ihtiyaçları vardır. Buralarda odun bulmak zordur. Yasa dışı kereste yüklü eski kamyonlar, giderek küçülen ormanlardan geriye dönerlerken bazen şehre uğrarlar fakat fiyatlar yüksektir – hem de çok yüksek – Belki kamyon şoförlerinden biri ona acır ya da belki kamyonlar yollardaki tümseklerden geçerken sarsılınca düşen ince dalları toplamayı başarabilir. Mala buralardan gideceği, hatta belki de bir televizyona sahip olacağı günlerin hayalini kurar.

İki Hikaye Arasındaki Farkı Görebildiniz mi ?

İki genç hakkında iki farklı öykü okudunuz. Jan’ın öyküsüne tekrar bakın. Enerji kaç kere söz konusu oluyor ? Altı kez ? Yedi kez ? Sekiz kez ? Aslında Jan’ın ihtiyaç duyduğu ya da kullandığı şeyler için gerekli olan tüm enerjiji düşünürseniz burada geçenlerden çok daha fazla enerji söz konusu olduğunu görürsünüz.

Bu öyküyü Mala’nın öyküsüyle kıyasladığımızda enerjinin Mala’nın hayatında daha az önemli bir parça olmadığını, birçok şekilde hayatının her bir bölümüne yön verdiğini görüyoruz. Fakat bu iki gencin kullandığı enerjinin türü ve miktarı o kadar farklı ki sanki farklı gezegenlerde yaşıyorlar -ki pek çok açıdan bakıldığında öyleler zaten.

*** Gelişmekte olan ülkelerde enerji, gelişmiş ülkelerde olduğu kadar önemlidir. Fakat kullandıkları enerjinin miktarı gelişmiş ülkelere kıyasla çok azdır.

Ülkelerin Kişi Başına Tükettikleri Enerji Miktarı

(Seçilmiş ülkeler için kilowatt-saat olarak verilmiştir.)

ÜlkeKilowatt-saat
İzlanda52.261
Norveç24.555
Kuveyt16.090
Kanada15.788
Finlandiya15.400
İsveç14.510
Birleşik Arap Emirlikleri13.281
Lüksemburg12.675
ABD11.920
Avustralya10.238
Cayman Adaları10.226
Katar9628
Tayvan9503
Kore9314

Yorum : Yıllık elektrik enerjisi tüketimi tablosuna bir bakalım. Listenin birinci ve ikinci sırasında hangi ülkelerin olduğuna şaşırabilirsiniz. İzlanda ve Norveç. Her iki ülke de yılın büyük bir bölümünde uzun ve karanlık gecelerin yaşandığı soğuk ülkelerdir. İkisi de oldukça ucuza elektrik üretebiliyor çünkü sınırları içinde bulunan birçok ırmak ve gölden büyük miktarlarda hidroelektrik enerji elde edebiliyorlar.

Belki yine şaşırtıcı şekilde ABD, elektrik enerjisi tüketimi sıralamasında sadece 9. sırada geliyor. Ortalama bir Amerikalı, ortalama bir Norveçlinin yaklaşık yarısı kadar elektrik kulanır fakat yine de bu ortalama bir Britanyalının ya da ortalama bir Alman’ın tükettiği elektriğin iki katından fazladır. Sıralamanın en sonundaki Afganistan’da ise ortalamak bir kişi yılda yalnızca 18 kilowatt-saatlik elektrik harcar. Somali’da Mala, ortalama bir Amerikalının kullandığı elektriğin dört yüzde birini kullanır. Bu neredeyse günde tek bir ampülü çalıştıracak miktarda bir elektriğe denktir. (Mala’nın evinde bir ampul varsa tabi…)